Fragman Analizi: Paterson (Jim Jarmusch)

bakınıztv haber

Jim Jarmusch gibi çok sık film çekmeyen bir yönetmenin her yeni filminin fragmanı heyecanlandırıyor. Ama Paterson, fragmanıyla beklentilerimizi fazlasıyla karşılayacak gibi duruyor.

Yıldıray Kibar: Jarmusch’dan bağımsız sinemanın kodlarına doğru bir yolculuk gibi geldi o kısa 2 buçuk dakika. Sıradan insanın önemsiz gibi duran ama hepimizin yaşadığı karmaşık dünyası var fragmanda. Küçük detayların hayata şaşırtıcı dokunuşları var derken son zamanlarda izlemek için sabırsızlanacağım yegane fragman oldu. Adam Driver sanırım kişisel sinema kahramanlarım içerisinde kendisine bu rolle yer bulacak. Uzak doğulu adamın söylediği cümleyi tekrarlayacağım: “This is very poetic”
Haktan Kaan İçel: Paterson ruhani bir seans gibi duruyor. Gerek fragmana bakılırsa, gerekse filmin yurt dışı eleştirilerinden anladığımız üzere film Jarmusch’un Ghost Dog’una en yakın film gibi görünüyor. Paterson karmaşık ve tekinsiz kişiliğine karşın, izleyiciyi rahatlatan bir deneyim olarak karşımıza gelebilir. Adam Driver’ın filmi sürüklediğini söyleyebiliriz ama nedense eleştirilerin hiçbirinde çok öven olmamış. Daha çok Jarmusch’un dokunuşları önplanda merakla beklememizi sağlıyor. Neyseki Filmekimi’ne az kaldı.
Müjdat Çetin: Paterson, şiirin sinemaya çok yakıştığının en güzel ispatlarından biri olacakmış gibi duruyor. Amerikan kasabalarının sakinlikten doğan tekinsiz havasının ve orada yaşayan küçük insanlarının getirdikleri; görüntülerle birlikte su gibi akıp film şeklini almış hâlini izlemek, sinemanın güzelliğini bize tekrar hatırlatacak. Jim Jarmusch’un küçük evrenlerinden biri daha bizi sinemaya doyuracak.
Ümit Açık: Adam Driver’ın sevgilisini oynayan kadının Darbareye Elly’deki başrol olduğunu öğrenince epey şaşırdım. Filmin kendisi bu denli şaşırtacak gibi durmuyor. Jarmusch hayranlarının beklediğini alacağı bir film izlenimi edindim.
Fırat Türkoğlu: Jarmusch, anaakım sinemanın dışında durabildiği için elindeki hikayelerden ve oyunculardan bambaşka mucizeler yaratabiliyor. Normalde bir dolu basmakalıp biofilmden biri olabilecek “Bir şairin kendini bulma hikayesi” şeklinde özetlenebilecek senaryo ortaya dokunaklı bir hikaye çıkarmış gibi. Hollywood’un sinirli ergen olarak konumladığı Adam Driver’ı ise gülümseyen, kendisiyle barışık bir şair olarak oynatmış. Jarmusch’un bu farklı yaklaşımları her zaman iyi sonuç vermese de, yüzde 90 oranda sinemaseverlerde karşılığını bulur. Fragmandan Paterson’un da bu yüzde 90 içinde olduğunu söyleyebiliriz.

Tagged