George Orwell 1940’ların sonlarına doğru “1984” adlı bilim-kurgu/distopik romanını kaleme alırken acaba işlerin daha da kötüleşeceğini düşünmüş müydü? Stalin’i eleştiren “1984”te ilerisi adına bir umut ışığına rastlamak ne yazık ki mümkün değil. Devletin en acımasız yüzüyle karşımıza çıktığı bu romanda insanı insan yapan değerlere, cinselliğe ve düşünce özgürlüğüne övgüler dizilir. Her yerde insanı gözetleyen, yasaklar çiğnenince insanı “buharlaştıran”, iktidarını insanlara yalanlar söyleyerek ve insanları korkutarak devam ettiren devlet mekanizması üzerinde uzunca düşündürtür “1984”. Peki “1984”teki olayları yaşamaya başladığımız böyle bir zamanda yeni bir “1984”e ihtiyacımız var mı?
Yapımcı Brian Grazer’a göre yeni bir “1984”e ihtiyaç var. Aslında Michael Radford’un 1984’te vizyona giren aynı adlı filmi pek de başarılı değildi. Romanın ruhunu perdeye taşımakta zorlandığı anlaşılıyordu. Grazer daha iyisini yapacaksa neden olmasın. Filmin senaryosunu Noah Oppenheim kaleme alacak. Filmi kimin yöneteceği ise henüz belirlenmedi. Winston’ı ve sevgilisi Julia’yı kimin kotaracağı da açıklanmadı. Yeni uyarlama/yeniden çevrimden haberler geldikçe bilgilendireceğiz.