Fragman Analizi: Song To Song (Terrence Malick)

bakınıztv haber

Terrence Malick’in yeni filmi Song To Song bir haftadır fragman ve fotoğraflarıyla beğenilerimize sunuldu. Kısa bir değerlendirme yaptık.

Can Rende: Bir ‘hater’ değilim. Malick’in The Tree of Life’a kadarki filmlerini sevmiştim. Zira Malick bu filme dek hep senaryo yazmış, bir hikâye anlatmış birisi. Ama The Tree of Life’la birlikte senaryo yazmaktan vazgeçtiği zaman kendisinden soğudum. Bu filmi takip eden To the Wonder ve Knight of Cups’ı senaryosuz çektiği bilinen bir şey. Oyunculara odaklanmak yerine karakterlerini doğanın bağrına bırakıp doğaya odaklandı. Mesela Wonder’da Ben Affleck’i doğru dürüst göstermez. Diyaloglara da pek yer vermez oldu. Öykü (ki varlığı tartışılır) anlatıcıyla/iç sesle/monologlarla anlatıldı. Bana göre özellikle son 2 filminde öykü ve karakterler zayıf kaldı. Zaten karakterlerin varlığından söz etmek zor. Özellikle Knight of Cups’ta Chris Bale’in Rick’i dışındaki karakterlerin ekran süresi maksimum 10 dakika. Bunun nedeni de senaryosuzluk tabii ki. Varoluş sancısını, bohem hayattan sıkılmayı vs Malick’in Cups’ta iyi işlediğini düşünmüyorum. Tabii bir de Tree of Life’tan beri aynı karelere üç filminde de yer vere vere benim açımdan iyice sıkıcılaştı: Uçuşan perdeler, bu perdelerin altına girip oynaşan çiftler, akan nehir, doğan/batan güneş, sallanan buğdaylar, bir bebeğin emeklemesi, baba-oğul tartışmaları… Ha bir de Tanrı’ya duyduğu sevgiyi anlattığı sahneleri unutmadan ekleyeyim. Üç filmdir farklı oyuncularla aynı atmosferli aynı sahneleri çekip durdu Malick. Bu durum Song to Song’ta da değişmeyecek. Zira Malick bu filmi Knight of Cups’la aynı anda 6 yıl evvel çekmişti. Yani atmosfer ve sahnelerin kurgulanışında bir farklılık olmayacağını fragman kanıtladı. Umarım uçuşan perdelere bu kez yer vermemiştir, bari perdeleri çıkarsın. Bu arada oyuncu kadrosu mükemmel. Ama çoğu oyuncu cameodan öteye geçmeyecek. Yani görünüp kaybolmaları bir olacak. En azından Ryan-Michael-Rooney-Natalie’yi aynı sahnelerde görmek senaryosuzluğa rağmen keyif verebilir. Film en azından sıkıcı gibi görünmüyor. Filmin adı şarkıdan şarkıya olduğu için öykü sıkarsa şarkılarla eğlenmek mümkün olabilir, ki pek çok şarkıcı da filmde görünecek. Özetle beni senaryosuzluğu ve önceki üç filmden pek farklı olmaması yüzünden heyecanlandırmıyor. Malick’in Radegund’ını daha fazla merak ediyorum.

Haktan Kaan İçel: Malick’in diğer filmlerine nazaran daha farklı bir görüntü yönetimiyle izleyici karşısına çıktığını görebiliyoruz. Film zengin kadrosuyla bile ilgi çekiciyken, fragmanın iyi sentezlenmesi sonucunda ilgimi daha da cezbetti. Muhtemelen film hayatından müzik eksilmeyen insanların gönül ilişkilerine odaklanıyor. Açıkçası Malick yine kendi beyninin içinde kaybolup gitmezse, ben son yıllardaki en iyi Malick filmi olacağını düşünüyorum. Hatta kısıtlı izleyicisi olan bir yönetmen olarak daha geniş kitlelere bu filmle açılabilir. Aşk hikayelerinin klişeleri içinde atmosfer bakımından stilize ve ilgi çekici bir film olacağını ümit ediyorum.

Ümit Açık: Böyle çekim süreci yılan hikayesine dönen filmlere olumlu bir ön yargıyla yaklaşmıyorum genelde. Malick’in son dönem filmlerinden de pek hoşlanmıyorum. Bu yeni filmin müzikle ilgili olduğunu görmek ve fragmandaki Del Shannon beni bir miktar tavladı ama yine de filmle ilgili çekincelerimi tamamen gidermiş değil.

Fırat Türkoğlu: Can’ın aktardığı dertlerden ben de muzdaribim. Terrence Malick’in tarzı kendisine uyum sağlayamayan oyuncularla da çalıştıysa çekilmez olabiliyor. Çok az oyuncu çevresinde kamera dönüp dururken yarısı doğaçlama bir performans sergileyebilir. Malick’in her yeni filmi bu yüzden bir kumar halini aldı. Yine de o hareketli kamerayı bir rock festivalinin içinde görmek ilgi çekici olacaktır. Ryan Gosling ve Michael Fassbender’ın iyi oyunculuklarını bir de Malick’in lensinden test etmek de merak uyandırıcı olabilir.

Tagged