İşler Güçler: Prodüksiyonun Dayanılmaz Ağırlığı ve 80 Küsur Dakika Komik Olabilmek

haber

Çalgı Çengi filmiyle tüm Türkiye’ye adını duyurmaya çalışan; bir nebze de olsa başarılı olan yönetmen ve senarist Selçuk Aydemir, Tokatlı komedyen Murat Cemcir ve aslen Kütahyalı olmasına rağmen Ankara’da büyüyen Türkiye’nin Jön komiği (otobiyografik bir tanımlama) Ahmet Kural ve arkadaşları; İşler Güçler dizisiyle film ve televizyon sektörünü musalla taşı benzeri düz bir satıha yatırıyorlar.

Gülşen Abi’den bu yana düşen türk komedi dizilerinin kalitesini bir nebze de olsa yukarıyı taşımaya başarmış İşler Güçler üzerine düşülmesi gereken bir yapım olarak hemen dikkatleri çekti. Dizinin ilk dört bölümünün Rambo serisi üzerinden kurgulanması, dizinin dinamik ve eşi benzeri görülmemiş kurgu anlayışı, İşler Güçler’in Türkiye’deki tüm komedi dizilerinden hemen ayrılmasını sağladı.

Yöresel mizahın zenginliği

Bugüne kadar çoğu dizide kullanılan aksan ve bölgesel mizah anlayışı; Doğu Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşayan vatandaşların kültürel farklılıkları üzerinden kurgulayan türk televizyoncuları ve sinemacıları uzun yıllardır komik değillerdi. Hatta Gülse Birsel, Yalan Dünya ile töre dizilerini tiye alırken bile yeterince komik olamadı. Fakat İşler Güçler, çok farklı bir yöresel mizah anlayışı ile ortaya çıkarak türk komedi janrını, değim yerindeyse şenlendirdi. Dizinin başrol oyuncularından komedi yeteneği nispeten fazla olan üyesi Murat Cemcir’in Tokatlı olması; yine kendini Türkiye’nin jön komiği olarak niteleyen Ahmet Kural’ın bir ‘Angara’ ve Kütahya sentezi olarak dizi de vücut bulması; diğer başrol oyuncusu, taze yetenek, has odanın kapıcılarından, eski gümrük memuru Sadi Celil Cengiz’in zaman zaman bıçkın bir Samsun-Çarşamba çocuğu olarak seyirciyi kahkahaya boğması, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu dışından da kalburüstü yöresel mizah yapılabileceğinin kanıtı olarak dikkatleri çekiyor.

Çemcük ağızlılar yardımlaşma ve dayanışma derneği

İşler Güçler’i türk televizyonlarındaki yer alan sözde komedi yapımlarından farklı olmasının sırrı oyuncularının fiziksel özelliklerinde de saklı. Ülkemiz mizahının en önemli yapı taşlarından biri olan Kemal Sunal’ın ağzı kadar güzel bir ağza, İşler Güçler’in hiçbir oyuncusu sahip olmasa da genel olarak çemcük ağızlı ve nispeten çarpık dişli oyuncu kadrosu gözlerden kaçmıyor. Sadi Celil Cengiz’in alt çenesinin öne doğru hafif çıkık olması, Murat Cemcir’i aralıklı dişleri ile komik ağız yapısı ve son olarak Şinasi Yurtsever tarafından canlandırılan Yapımcı Hakkı’nın tarif edilmesi zor dental yapısı başlı başına bir komedi unsuru oluyor.

Dizici, filmci tayfası ve sorunları

Sektörün sorunları ve komik yanları İşler Güçler dizisinin mizah yükünü taşıyor. Sesçisinden, ışıkçısına, kameramanından, kurgucusuna reji dünyası insanları derinlemesine olmasa da ele alınıyor. Şimdiye kadar koşmayı bir ulaşım aracı olarak kullanan ışıkçıyı, ilahi söyleyen popçulara ucuz klip çeken yönetmenlerin komik bir şekilde ele alındığı İşler Güçler daha birçok sektör çalışanını mercek altına alıyor. Kimi zaman sektör jargonu biraz fazla kullanılsa da dizi genel seyirci için çoğu zaman anlaşılmaz olmuyor.

Türkiye’deki yapımcıların gerçekçi karikatürü Yapımcı Hakkı Bey, kimi zaman absürt olmanın sınırlarını zorlasa da ‘yapımcı – oyuncu’ ve ‘yapımcı – televizyon kanalı yetkilisi’ ilişkilerini hoş bir şekilde ele alıyor. Özellikle kanal patronunun büyük, yapımcının küçük ağırlıklarının, bir gölge oyunu disipliniyle ele alındığı mizansen, daha önce beyaz ekranda görmediğimiz bir anlatım tarzı olarak entellektüel seyircinin beğenisi topluyor.

1 Bölüm İşler Güçler = 4 Bölüm How I Met Your Mother denklemi

Şimdiye kadar kültürel emperyalizmin yüksek bütçeli yapımlarını izlemeyi uygun gören, CNBC – e’nin izleyici kitlesi ‘ki bu kitle CNBC’yi ingilizce, e’yi ise türkçe telafuz eder’ sosyal medyada dizinin temposunun düşüklüğüne ve HIMYM, Bing Bang Theory gibi yabancı diziler kadar kaliteli bir çizgi tutturamadığına dair eleştiriler yaparken, yanlış parametreler ile hareket ediyorlar. Dizinin kimi zaman 90 dakikaya ulaşan uzunluğuna karşın temposu hiçte fena değil. İngilizlerin ‘Bombshell’ dediği vurucu, kırıcı ve gülmekten yıkıcı espriler ile başlayan İşler Güçler’de, ortalara doğru tempo biraz düşse de finale doğru mizahın dozu yükseltiliyor. 90 dakika boyunca her saniyeyi iyi esprilerle doldurmanın imkansızlığı, mevcut esprilerin birbirine eşit aralıklara ile dağıtılmasıyla çözülüyor.

Güzel kadınlar ve komik erkekler

İşler Güçler’in kadın oyuncu kadrosu sırtını fiziksel güzelliğe dayıyor. Erkek oyuncuların sergilediği komik performansların yanında komik aktrisler yerine mini etekler, kısa şortlar, janjanlı saçlar ve renkli gözler ön plana çıkıyor. Komik kadın bulmanın zorluklarını İşler Güçler’de çekiyor. Sadece Hale karakterini canlandıran Arzu Oruç ve Zehra karakterini canlandıran Ceren Moray biraz komik olabilmeyi başarıyor.

Yeşilçam’a epik bir saygı duruşu olarak Yılmaz Gruda ya da büyüksün Yılmaz Baba

Dizi kadrosu arasından yer alan Yeşilçam dinozorlarından Yılmaz Gruda, İşler Güçler’in Yeşilçam’a bir övgüsü olarak her bölümde yer alıyor. Türk Sinemasının, hem Bela Lugosi’si, hem Boris Carloff’u, hem de Max Schreck’i olan Yılmaz Baba’nın performansı diziyi daha da bir sevilesi bir o kadar hayran olunası bir hale getiriyor. “Sene 1969” diye başlayan replikleri ile gönülleri fetheden Yılmaz Gruda’nın 83 yaşında merdiven dayamış ama dimağını kasıp bunamamış olması oldukça mutluluk verici. Halbuki 20’li yaşlarının sonunda 30’lu yaşlarının başında olan bazı dizi oyuncuları düpedüz bunama emareleri göstermeleri, Türkiye’nin ezberci oyun anlayışından kaynaklanıyor!

Ne kadar da ballı bi o kadar çaplı

Son olarak dizinin jenerik müziğine imza atan Tolga Çebi ve arkadaşlarının gerekli şükusunu vermek gerekiyor. Kıraç ve benzerlerinin yaptığı ağlak müziklerden, jeneriklerden sıkılmış; hop piti, bap piti tipi, basit ama gereksiz jingıllardan dimağı bulanmış kitlelere, hem komik hem de zeki jenerikler yazılıp bestelenebileceğini gösteriyor.

Sedat’a değil sadede gel

Sadede gelirsek, İşler Güçler tartışmasız bir şekilde türk televizyon tarihinin en vizyonu açık, en cesur ve gözü pek dizilerinden biri. Farklı esprileri ile hem modern hem geleneksel olabiliyorlar. Ülkenin %99u müslüman vatandaşlarını yakalayan “Elifcü’de ‘Te’ harfini görsen Smiley zannedersin sen lan” ya da Murat Cemcir’in kendi kendine sorduğu “Beyaz şarap mı yoksa kırmızı mı?” sorusuna “Valla şarap dinimizse haram diye biliyorum. Otun, günahı yoktur diyorlar ama onu da ben bilmem” diyerek gözlerin hınzırca yukarı kaçırılması gibi gelenekselden evrensele kayan esprilerin yapılıyor olması içinde zeka kırıntısı olan işlerin az olduğu ülkemizde kan yapıcı nitelikte. Oryantalist ve otantik duruşun yanı sıra enteller, inekler ve marjinallerde unutulmuyor. Bir canlı yayında çıkmadan önce, alkol üzerine içilen hindiba şerbetin verdiği rahatsızlık neticesinde, dudağının üzerinde biriken ter damlalarını, mikrofonun üzerine geçirilmiş kanal logolu süngere silmeden hemen evvel “Sepeti hazırla Bobo, gidiyoruz” diyerek esprilerini ‘Ayı Yogi’ ile süsleyen dizi her türlü övgüyü hakkediyor.

Tagged