“Apocalypse Now/Kıyamet” benim en sevdiğim beş film arasında yer alıyor. Şimdiye dek izlediğim savaş filmlerinden hiçbirisini Francis Ford Coppola’nın “Kıyamet”i kadar sevemedim. Yönetmenin filminde kullandığı renk paleti, başta Martin Sheen, ardından Marlon Brando’nun mükemmel performansları, The Doors’un “The End” şarkısıyla başlayan jeneriği, görüntü yönetmenliği, müzikleri, “Sabahları napalm kokusuyla uyanmaktan çok hoşlanıyorum” gibi efsane replikleri, savaşın anlamsızlığını çok iyi yansıtan sekansları, Albay Kurtz’ün katledildiği sekans gibi mükemmel çekilmiş onlarca sekansı bu filmi sevmemde (hatta daha ilerisi filme aşık olmamda) başlıca etkenler.
“The Godfather/Baba”dan daha değerli ve başarılı bulduğum “Kıyamet” o denli badireler atlattı ki adeta bu badirelerden bir film çıkabilir. Film çekilirken selin bütün seti mahvetmesi, başrol oyuncusunun yeteri kadar iyi oynamaması sonucu yerini Martin Sheen’e bırakması, Marlon Brando ile yaşanan krizler, Amerika’dan çok çok uzakta olan Coppola ve ekibinin ellerindeki bütün parayı tüketmeleri sonucunda prodüksiyonun devamının tehlikeye girmesi, ekibin birbirleriyle kavgaları ve daha onlarcası… O kadar çok şey yaşandı ki bu sette… Benzer şeyler sanırım bir tek Terry Gilliam’ın başına geldi. Gilliam da Coppola gibi uzun süredir “Don Kişot” adlı filmini kotarmaya çalışıyor. Ama bir türlü çekemiyor. En sonunda bu durum “La Mancha” adlı belgesele konu oldu.
Coppola’nın eşi Eleanor Coppola, tüm yaşananları 1991’de “Heart of Darkness” isimli bir belgesele konu etmişti. Ekteki video, hem filme, hem belgesele, hem de Marlon Brando’ya bir saygı duruşu. Bu arada videonun üzerine okunan şiir ise Orson Welles’in sesinden “Heart of Darkness”.