Christopher Nolan Batman üçlemesini sona erdirdi. 27 Temmuz’da vizyona girecek olan The Dark Knight Rises’tan sonra yönetmenin olası Batman filmleriyle ilişiği hikaye yazarı ve yapımcılıktan öteye geçmeyecek. Usta yönetmenin Batman’in son filminden sonra Howard Hughes’un hayatını anlatan bir film çekmesini bekliyorduk. Her zamanki gibi senaryosu da Nolan’a ait olan isimsiz film, Michael Drosnin’in “Citizen Hughes: The Power, the Money, and the Madness” adlı kitabından uyarlanacaktı. 
Yönetmenin son açıklamalarına bakarsak bu projenin öldüğünü söyleyebiliriz. Şimdilik projesiz kalan Nolan bir kez daha bir Bond filmini yönetmek istediğini açıkladı. Geçtiğimiz senelerde de kendisiyle röportaj yapıldığında James Bond karakterini çok sevdiğini, teklif gelirse seve seve filmi çekeceğini belirtti. Koyu bir James Bond hayranı olan yönetmenin ikinci kere bir Bond filmi çekmek istediğini söylemesi bu isteğinin geçici olmadığının kanıtı. Bond filmlerinin haklarını ellerinde bulunduran MGM stüdyosunun serinin 24.filmini Nolan’a yönettirip yönettirmeyeceği merak edilmeye başlandı bile.
Bu arada şöyle bir sorun da var: Nolan işine karışılmasını istemeyen az sayıdaki yönetmenden bir tanesi. Yapımcıları işine karıştırmaz, hatta son Batman filminde olduğu gibi yapımcıların çoğu isteğini önemsemez, kendi bildiğini okur. Yeni Bond filmi Nolan’a teslim edilirse ortaya çok farklı bir Bond’un çıkacağı aşikar. Bunu da Batman’i örnek göstererek söylüyorum. Batman’i kendi istediği şekilde revize eden yönetmen bunu Bond’a da uygulayacaktır. Yapımcılar bu riski göze alıp Nolan’a teklif götürmeyebilirler.
Bir zamanlar Quentin Tarantino da bir Bond filmi çekmek istemişti. Yapımcılarla görüşmeye başlayan Tarantino “Casino Royale”i perdeye taşımakta ve Bond rolünü Pierce Brosnan’a paslamakta ısrarcı olunca olası Bond filmiyle ilişiği kesilmiş, görüşmeler noktalanmıştı. Anlaşılacağı üzere yapımcılar kendileri gibi düşünmeyen, farklı bir Bond filmi çekmekte ısrarcı olan yönetmenlerle görüşmeleri noktalayıp sözlerinden çıkmayacak kişileri tercih ediyorlar. Dolayısıyla Nolan’dan bir Bond fikri heyecanlandırsa da bu fikre alışmamak gerek. Bond’un Nolan’ın eline geçmesiyle 23 filmde yapılan değişikliklerden daha fazla değişikliğe uğrayacağı aşikar.
