Cannes’da ilk gösterimi dün yapılan filmle ilgili ilk izlenimleri hemen aktaralım:
Alejandro Jodorowsky yıllardır film çekmiyordu ve belalı yıllarını ardında bırakmış gibiydi. Durmadan tersini söylüyor “Bir sonraki filmimi görün, belki o herşeyi yok eder” diyordu. “Daha önce yaptığım şeye yüzde 100 inanıyorum ve hepsi benim parçam ama bu filmin eskiyle benzerliği yok. Bu film hiçliğe bir adım” diye de ekliyordu.”
(Denis Lim, Los Angeles Times)
Hiç beklemediğimiz kadar duyarlı ve kişisel bir film. Jodorowsky, Şili çöllerindeki memleketi Tocopolia’ya dönmüş ve babası hakkında büyülü-realist bir öykü anlatmış. Jaime Jodorowsky koyu bir komunist ve gördüğü anti-seminist baskı yüzünden dünyaya nefreti iki katına çıkan bir babaydı. Haliyle tüm film sürreel mitoloji, rüya mantığı ile örülü, Fellini, Tod Browning, Emir Kusturica ve daha birçoklarını bir araya getiriyor.
(Peter Bradshaw, Guardian)
Fransızca bilen okuyucularımız ise filmden sonraki soru-yanıt bölümünü bu linkten izleyebilirler.