Kaybettiklerimiz: Roger Ebert

haber

Roger Ebert, 1942’de Almanya’dan göç eden bir ailenin oğlu olarak hayata merhaba dedi. Hollanda, alman ve irlanda kökenliydi. Gazeteciliğe olan ilgisi lisedeyken başladı. Okul gazetesi için spor ve bilim-kurgu yazıları yazıyordu. Aynı dönemde radyo programlarına da başladı, münazara takımlarının aranan yüzüydü.

Daha lisedeyken üniversite sınıflarında dersler aldı. Doğduğu kent olan Illinois’in üniversitesine devam ederken profesyonel olarak gazeteciliğe de başladı. İlk eleştirisi 1961’de 19 yaşındayten Fellini’nin La Dolce Vita’sını tanıttığı yazısıydı. Bir yıl Güney Afrika’da değişim öğrencisi olarak okuduktan sonra ABD’ye dönüşünde Chicago’ya taşındı. 1966’da Chicago Sun-Times’da muhabir olarak başladı ve 1967’de köşesinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. Aynı yıl okuduğu üniversitenin tarihini yazdığı ilk kitabı yayınlandı.
Roger-Ebert1
İlk sinema eleştirilerinde Russ Meyer ve George A.Romero gibi daha sonra kült statüsüne ulaşacak yönetmenlerin filmlerini tanıttı. Farklı stili, pek bilinmeyen filmleri keşfetmesiyle kısa sürede ünlendi. 1970’ler boyunca gazeteciliğin yanı sıra radyoculuk ve TV programlarına imza attı. Gene Siskel ile yaptığı sinema programı türünün en önemli örneklerinden biriydi. 1975’ten itibaren yıl içindeki eleştirilerini toparladığı yıllıklarını kitap olarak yayınlamaya başladı. Beğendiği filmler için kullandığı “Two Thumbs Up” sözleri alamet-i farikalarından biri oldu.

Filmleri eleştirirken farklı türleri birbirleriyle kıyaslamadı. Her filmi kendi janrı içinde değerlendirmesi birçok yönetmen için de yol gösterici ve cesaretlendirici oldu. Sinemada auteur yaklaşımını savundu, yönetmenleri film film değil, sinema yaşamlarındaki yolculuklarıyla değerlendirdi. Beğenmediği bir film olunca lafını sakınmadı. Örneğin David Lynch’in Blue Velvet’i için yazdığı ağır eleştiri tartışmalara neden oldu.

Alkol alışkanlığı sağlığını bozan ilk etken oldu. 2002’de yakalandığı troid kanseri nedeniyle ölüme yaklaştı ancak iyileşmeyi başardı. Ancak 2013’ün başında yakalandığı kanseri yorgun düşen vücudu kaldıramadı ve bugün hayata gözlerini yumdu.

Arkasında binlerce film eleştirisi, film yıllıkları, belgeseller, 20 kitap bıraktı. Yazdığı son blog yazısında “Bu yolculukta bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim, filmlerde görüşmek üzere” cümleleriyle veda etti.

Tagged