Sundance Film Festivali’nde gösterimi yapılacak ve/veya yarışacak filmler belli oldu. Böylelikle yapımcılar arkalarına Sundance’in rüzgarını alarak filmlerini tanıtmaya başladılar. Biz de nete düşen bu kareleri yayınlamaya devam ediyoruz.
İsrailli yönetmen Rama Burshtein “Fill the Void” adını verdiği ilk filminde çevresinden “evlen” baskılarına maruz kalan 18 yaşındaki bir genç kızın sadece bir kez gördüğü, adını dahi bilmediği bir adamla evlenmek zorunda kalmasını anlatıyor. Film için “Lal Gece”nin İsrail versiyonu demek mümkün. Burshtein bu ilk filminde kendisinin de dahil olduğu Ortodoks Yahudi toplumunu sorguluyor.
Hindistanlı yönetmen-aktör-yapımcı-senarist Anurag Kashyap da festivalde yarışacak isimlerden. Kashyap İngilizceye “Gangs of Wasseypur” şeklinde çevrilen filminde kan davasına, mafyaya, şiddete ve suça çeviriyor kamerasını. Babasının intikamını almaya çalışan bir adamın hikayesinin anlatıldığı film tamı tamına 320 dakikadan oluşuyor.
Önceki filmi “Take Shelter” ile epey övülen Jeff Nichols’ın “Mud”ı da övüldü. Ama Nichols’a ödül getirmedi. Nichols Cannes’dan sonra Sundance’te de yarışacak. Film ergenliğe geçen iki çocuğun dostluklarına odaklanıyor. Matthew McConaughey, Reese Witherspoon, Michael Shannon filmin başrollerini üstlendiler.
Şili, Sundance 2013’te epey önemli bir yer tutuyor. Şili’de çekilen filmlerden olan “No” Şili’nin devrik diktatör lideri Pinochet’in iktidardan düşüşüne odaklanıyor. Filmde Gael Garcia Bernal başrolü üstlendi. “No” mayıs ayından Cannes’dan en iyi uluslararası film ödülünü kazanmıştı.
“Rumbler” adındaki bir adam hapishaneden çıktıktan sonra uzun zamandır görmediği ve kaybolduğunu öğrendiği kardeşini aramaya koyulur. Calvin Lee Reeder’in “The Rumbler”ının konusu bu şekilde.
G.J. Echternkamp on yıl aradan sonra çektiği ikinci filminde “Call of Duty” ve oyun manyaklığına mizahi bir açıdan yaklaşıyor. “Virtually Heroes” adını verdiği filmi oyunun içinde olduklarının farkında olan iki karakterin hayatta kalma savaşına odaklanıyor.
Gerilim türünü çok seven Jim Mickle’ın yeni filmi de gerilim türünde. Bir fırtınadan sonra ortaya çıkan yamyamların Parker ailesini tehdit etmeye başlamaları anlatılmış.
2013’ün Linda Lovelace’in hayatına odaklanan iki film gösterime girecek. “Lovelace” izleyicilerle ilk buluşacak film. Film Sundance’te prömiyerine yapacak. Ünlü porno yıldızı Linda Lovelace’e bu filmde Amanda Seyfried hayat verdi. Ona James Franco, Hank Azaria, Peter Sarsgaard ve Sharon Stone eşlik ettiler.
Sundance’te gösterilecek bir diğer biofilm ise “Jobs”. Adından da anlaşılacağı üzere Apple’ın arkasındaki isim olan Steve Jobs’ın hayatına odaklanıyor bu film. Jobs’a Ashton Kutcher hayat verdi.
Jake ve Maggie Gyllenhaal’ın annesi Naomi Foner de yönetmenliğe soyundu. Foner ilk filminde genç ve yetenekli iki aktrisi, Dakota Fanning ve Elizabeth Olsen’ı başrole, Demi Moore, Richard Dreyfuss ve Ellen Barkin’i ise yardımcı role taşımış. “Very Good Girls” adını verdiği filminde yaz tatilinde bekâretlerini bozmaya karar veren iki genç kızın maceralarını anlatıyor.
Jane Campion da Sundance’te olacak. Campion üç senedir film çekmiyor. Bu suskunluğunu “Top of the Lake” adını verdiği yapımı ile bozacak. “Top of the Lake” altı saatten oluşan ve on iki yaşındaki hamile bir kız kaçırıldıktan sonra onu aramaya başlayan bir dedektifin psikolojisine odaklanan bir mini-dizi. Dizide Elisabeth Moss, Holly Hunter ve Peter Mullan rol aldılar.
İki işçinin hayatlarına odaklanan “Prince Avalanche” de Sundance’te gösterilecek. Filmi David Gordon Green (insanı salak yerine koyan “Your Highness”ın yönetmeni) yönetti, Paul Rudd ve Emile Hirsch başrolleri üstlendi.
2010’da “Douchebag” ile ve 2011’de “Like Crazy” ile Sundance büyük jüri ödülünü kazanan Drake Doremus 2013’te de bu festivalde yarışacak. “Aşk, vefa, evlilik ve müzik”e odaklanan “Breath In”de Guy Pearce ve yönetmenin “Like Crazy”sinde rol alan Felicity Jones başrolleri üstlendiler.
Ellen Page, Alexander Skarsgard, Patricia Clarkson, Julia Ormond gibi kaliteli oyunculardan mürekkep bir kasta sahip olan Geçen sene “Sound of My Voice” ile ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştiren Zal Batmanglij’in ikinci filmi olan “The East” bir terörist grubuna (adları “The East”) odaklanan bir gerilim filmi.